basa
91baş başa bırakmak — birinin, bir şeyle veya bir kimseyle yalnız kalmasını sağlamak Kızı, kendi yaşları ile baş başa bırakmak var. M. Ş. Esendal …
92baş başa kalmak — (bir kimseyle veya şeyle) biriyle veya bir şeyle yalnız kalmak Odanın kapısını sürmeleyip kitaplarımla baş başa kalmak saatini dört gözle beklerdim. Y. K. Karaosmanoğlu …
93saç saça baş başa — genellikle kadınlar birbirlerini kıyasıya hırpalayarak biçimde Kıbrıs ta parti politikası da bir ara, ana vatandaki gibi saç saça baş başa idi. T. Halman …
94baş başa olmak — birlikte bulunmak, beraber yaşamak Keyfimizce yaşamamıza mâni olur, baş başa olmamızı tercih ederim. R. H. Karay …
95saç saça baş başa gelmek (veya dövüşmek) — genellikle kadınlar birbirlerini kıyasıya hırpalayarak biçimde kapışmak Eğer bu patırtıdan, ikindi uykusu başına sıçrayan imam aşağı koşmasa iki kadın, avluda saç saça baş başa dövüşeceklerdi. H. E. Adıvar …
96baş başa vermek — 1) iki veya daha çok kimse bir kenara çekilip konuşmak Nahiye müdürü, mebus ve belediye reisi ile baş başa vererek bir şeyler konuşuyor. R. N. Güntekin 2) dayanışmak …
97can cana, baş başa — 1) bir tehlike anında herkesin kendi canının, kendi başının kaygısına düştüğünü anlatan bir söz Gecenin karanlığında bütün bir mahalle donanma fişekleri gibi ateş almış. Sokaklarda herkes can cana, baş başa... Tulumbacı naraları, çığlıklar,… …
98Kuljar Basa — Sp Kùljar Basà Ap Cúllar Baza L P Ispanija …
99moldura de basa — f Moldura empleada para ajustar el borde superior del zуcalo interior. Tambiйn llamada moldura de zуcalo …
100ayak almadık taş olmaz, başa gelmedik iş olmaz — insan, yaşamı boyunca çeşitli engellerle ve güçlüklerle karşılaşır anlamında kullanılan bir söz …